Gothic Metal (Goth Metal de denir) doom metal, heavy metal ve orjinal gothic tarzının arasındaki geçiş gibidir. 1990′ların sonunda Avrupa ve A.B.D. topraklarında ortaya çıkan bu tarzı aslında kategorize etmek çok zordur. Bazı dinleyiciler ve müzisyenler, metalin konsepti hakkında çok katıdırlar; onlar için belli bir tür ve o türlerin alt kolları vardır. Fakat bazı dinleyiciler ve müzisyenler de böyle ayrımlara sonuna kadar karşı çıkarlar. Metal ezgileri barındırmayan türlerden etkilenip, onları metal ile harmanlayan bir türdür gothic metal.
Aslında Gothic metal; Celtic Frost, bir kaç yıl sonra Paradise Lost ve Theatre of Tragedy gibi, bayan vokal, melodik klavye ve ağır doom riffleri kullanan gruplardan evrimleşmiştir. Type O Negative, My Dying Bride ve Anathema gibi gruplar da temel olarak insanı ürperten klavye ezgileri ve ağır hüzünlü havasıyla dikkat çeker. Bayan vokalleri ve death metal gırtlağıyla metal tarihinin ilk gothic şarkısı olarak Paradise Lost’un Gothic albümündeki aynı isimli “Gothic” gösterilir. Albüm, The Gathering gibi gruplara hatta Paradise Lost’un kendisine bile ilham kaynağı olmuştur.
Theatre of Tragedy, Tristania ve Sins of Thy Beloved gibi Norveçli gruplar, zaten müziğin var olan karanlık ve iç acıtan havasına eşsiz vokaller ekleyerek gothic metali bambaşka boyutlara taşıdılar. Ortaçağa ait klasik öğelerin de - Gregorian İlahi koroları, kilise orgları, yan flütler, viyolonlar ve operatik bayan vokaller- eklenmesiyle doom metal riffleriyle bezenmiş olan müzik, kendi sağlam yapısının üzerine bir kat daha çıkarak büyüleyici bir tarza dönüştü. İskandinav Gothic Metal olarak bilinen tarz sık sık black metale kaymasıyla birkaç tür dinleyicilerinin dikkatini çekti.
1990′ların sonlarına doğru gelirken ortaya daha yumuşak bir goth metal tarzı çıktı. Bu tarzı benimseyen gruplar da temel olarak kendilerine bayan vokali belirlediler ama doom metal öğelerinden ve erkek death vokallerden uzak durdular. The Gathering, Within Temptation, Lacuna Coil ve Lacrimosa gibi gruplar bu tanıma uyan soft gothic gruplarıdır. Bu gruplardan bazıları aynı zamanda müziğe elektronik sesler veya klasik rock müziğini ekleyerek daha geniş kitlelere yayılma amacı güttüler.
Genel olarak Gothic metal‘in sözleri de belirli konular üzerine sabitlenmişti; din ve Tanrı, cennet-cehennem, romantizm, korku, depresyon, matem, boşluk ve ölüm.
Bunun yanısıra 90′lı yıllarda doom rifler üzerine gothic lirikler ve death vokaller eklenerek daha karanlık bir alt tür ortaya çıktı. Doomdeath diye adlandırılan bu türün kurucusu Paradise Lost’dur. Zaman zaman bayan vokallerin de kullanıldığı ama hiç bir zaman death vokallerden ödün verilmeyen bir alt türdür. Günümüzde Doomdeath’i en iyi olarak Paradise Lost, Tiamat, Sentenced ve kısmende olsa Anathema temsil etmektedir. Son zamanlarda bazı death gruplarının özellikle melodik death gruplarının tarzlarını doomdeath’e kaydırdıklarını görmekteyiz. Örnek olarak Kovenant verilebilir.
Gothic Müziğin günümüzde gittikçe yaygınlaşmasının sebebi melodik bir alt yapıya dayanmasıdır. Her ne kadar karanlık lirikler, ortaçağ temaları kullanılsada bunları klavye ile zenginleştirerek icra etmek bu müziğin önemini artırmaktadır.
Dünyayı baz alacak olursak, Gothic Metal genel olarak Kuzey Avrupa’da özellikle de Norveç’te metal türleri arasınada en yaygın olanıdır.
Aslında Gothic metal; Celtic Frost, bir kaç yıl sonra Paradise Lost ve Theatre of Tragedy gibi, bayan vokal, melodik klavye ve ağır doom riffleri kullanan gruplardan evrimleşmiştir. Type O Negative, My Dying Bride ve Anathema gibi gruplar da temel olarak insanı ürperten klavye ezgileri ve ağır hüzünlü havasıyla dikkat çeker. Bayan vokalleri ve death metal gırtlağıyla metal tarihinin ilk gothic şarkısı olarak Paradise Lost’un Gothic albümündeki aynı isimli “Gothic” gösterilir. Albüm, The Gathering gibi gruplara hatta Paradise Lost’un kendisine bile ilham kaynağı olmuştur.
Theatre of Tragedy, Tristania ve Sins of Thy Beloved gibi Norveçli gruplar, zaten müziğin var olan karanlık ve iç acıtan havasına eşsiz vokaller ekleyerek gothic metali bambaşka boyutlara taşıdılar. Ortaçağa ait klasik öğelerin de - Gregorian İlahi koroları, kilise orgları, yan flütler, viyolonlar ve operatik bayan vokaller- eklenmesiyle doom metal riffleriyle bezenmiş olan müzik, kendi sağlam yapısının üzerine bir kat daha çıkarak büyüleyici bir tarza dönüştü. İskandinav Gothic Metal olarak bilinen tarz sık sık black metale kaymasıyla birkaç tür dinleyicilerinin dikkatini çekti.
1990′ların sonlarına doğru gelirken ortaya daha yumuşak bir goth metal tarzı çıktı. Bu tarzı benimseyen gruplar da temel olarak kendilerine bayan vokali belirlediler ama doom metal öğelerinden ve erkek death vokallerden uzak durdular. The Gathering, Within Temptation, Lacuna Coil ve Lacrimosa gibi gruplar bu tanıma uyan soft gothic gruplarıdır. Bu gruplardan bazıları aynı zamanda müziğe elektronik sesler veya klasik rock müziğini ekleyerek daha geniş kitlelere yayılma amacı güttüler.
Genel olarak Gothic metal‘in sözleri de belirli konular üzerine sabitlenmişti; din ve Tanrı, cennet-cehennem, romantizm, korku, depresyon, matem, boşluk ve ölüm.
Bunun yanısıra 90′lı yıllarda doom rifler üzerine gothic lirikler ve death vokaller eklenerek daha karanlık bir alt tür ortaya çıktı. Doomdeath diye adlandırılan bu türün kurucusu Paradise Lost’dur. Zaman zaman bayan vokallerin de kullanıldığı ama hiç bir zaman death vokallerden ödün verilmeyen bir alt türdür. Günümüzde Doomdeath’i en iyi olarak Paradise Lost, Tiamat, Sentenced ve kısmende olsa Anathema temsil etmektedir. Son zamanlarda bazı death gruplarının özellikle melodik death gruplarının tarzlarını doomdeath’e kaydırdıklarını görmekteyiz. Örnek olarak Kovenant verilebilir.
Gothic Müziğin günümüzde gittikçe yaygınlaşmasının sebebi melodik bir alt yapıya dayanmasıdır. Her ne kadar karanlık lirikler, ortaçağ temaları kullanılsada bunları klavye ile zenginleştirerek icra etmek bu müziğin önemini artırmaktadır.
Dünyayı baz alacak olursak, Gothic Metal genel olarak Kuzey Avrupa’da özellikle de Norveç’te metal türleri arasınada en yaygın olanıdır.